29 Mart 2009 Pazar

Paris Hilton'un Bana Karşı İlgisi



uzun süredir gizlediğimiz aşkımızı Paris tüm dünyaya ilan edince zor durumda kaldığımı kabul etmeliyim. Yapacak birşey yok, itiraf ediyorum.

Photofunia Göz atmanızı tavsiye ederim.

24 Mart 2009 Salı

PCnet'ten Linux Tavsiyesi:(

Geçte olsa elime PCnet'in Şubat 2009 sayısı geçti göz atıyordum. "0 TL'ye işletim Sistemi" adlı yazıda (daha çok yarım sayfalık bir kutucuk) Linux'tan bahsediyordu.

"Macerayı ve yenilikleri seven bir ruha sahipseniz Linux işletim sistemi size göre olabilir" diyerek bazı dağıtım adresleri vardı.

1ncisi Ubuntu, 2ncisi Opensuse, 3ncüsü Slackware.

Elbette seçim yazarın seçimi ancak Türkiye'de ve tüm Dünya'da dikkatle takip edilen. Fazlasıyla takdir edilen ve eminim ki Türkiye'de en çok kullanılan Linux dağıtımını (şahsi görüşüm istatistiğe dayandıramam. Zaten linux dağıtımlarının kullanım sayısını hangi istatistiğe dayandırabilirsiniz ki?) eklemeyi unutmuş.

İyimser yaklaşım: Zaten Pardus'u herkes bilir hani başka karpuz kabuklarını düşürelim akla.

İlgisiz yaklaşım: Allah Allah Pardus diye bir dağıtım mı varmış? Kim yapmış? Niye yapmış? Ne zaman yapmış? Yaparken bize sormuş mu?

Editöryel yaklaşım: "Oğlum, ücretsiz yazılımlarla ilgili bir kaç sayfa yazacağız. Linux'la ilgili bir kaç satır yazıver." Yazar yoğun olduğundan konuyu muhtemelen çaycıya havale etti, o da Goggle'a Linux yazdı. Ne bulduysa ekledi malum yer dar.

Kinci yaklaşım: Bu yazıyı yazan arkadaş bir gün bilgisayarına Pardus kurmaya çalışırken yazdığı cd yi kontrol etmediğinden bozuk çıktı ve içinde kin büyüttü.

Geçte olsa PCnet'in duyarlılığına hayran kaldım ne diyeyim çok yakından takip ediyorlar gündemi çoook...

14 Mart 2009 Cumartesi

Pardus-2009'u Beklerken

Vlamidir : Gidelim.

Estragon : Gidemeyiz

Vladimir : Neden?

Estragon : Godot'yu bekliyoruz

Hiç izleyecek fırsatı bulamasam da benim zamanımda Ankara Yeni Sahne'de (şimdilerde kapanmış sanırım) Devlet Tiyatrosu tarafından oynanan bir oyundu Godot'yu Beklerken. İzleyen bir arkadaşıma sorduğumda yorumu "Birini bekleyip duruyorlar" olmuştu.

"İki adam; Vladimir (Didi) ve Estragon (Gogo), cılız, çıplak bir ağacın altında, ıssız bir patikada Godot'yu beklemektedir. Godot'nun onlara randevu vermiş olduğunu düşünmemizde bir sakınca yoktur. Tartışırlar, küsüp barışırlar, intiharı düşünür, uyumaya çalışır, havuç yer, tavuk kemiği kemirirler. Sonra bir efendi (Pozzo), boynundaki ipini çektiği kölesiyle (Lucky) gelir. Pozzo, bir ara kör olur. Bir çocuk gelir ve Godot'nun 'bugün' gelemeyeceğini haber verir. Nitekim Godot, gelmez. Didi'yle Gogo beklemeye devam eder."

Ne zaman birini/birşeyi bekleme sürecine gelsem aklıma hep bu oyunun yorumu gelir. Sanırım beklenenin gelmeme korkusu olarak ifade edilebilir bir korkuyla yüzleşilir bazen. Vuslattır (Sevgiliye kavuşma) beklenen.

Pardus 2009'a Mart sonu gibi kavuşmayı beklerken, belirsiz bir zamana ertelendiğini duyduk. 2008'in yayınlanması ile ilgili süreçte Pardus kullanan arkadaşlar bu bekleme dönemini hatırlar gibi olmuşlardır. Her ne kadar çeşitli platformlarda bir kaç kez ifade etsem de bir fikrimi burada tekrar dile getirmek istiyorum.

"Sürümlere yıl adı vermeyelim"

2008 adı verilmiş bir sürümü herkes 2008 Ocak ayında yayınlanmış olarak ister. Temmuz ayında 2008 yayınlarsanız aradaki süreç bekleme sürecidir ve bekleyen süre uzadıkça bekleme arzusunu kaybedebilir. Hatta araba modelleri gibi "2009" modeli Eylül "2008" de ortaya sürülmesi kişilere zamanın önünde modern olma duygusu yaratır (Pazarlama hilesi) Bakınız: "Ayrılıklar küçük aşkları söndürür, büyükleri alevlendirir" konulu mahalle edebiyatı yaklaşımı. Elbet söz konusu ayrılık değil sadece geciken kavuşma.

Eğer 2008'in adı Pardus 1.2 olsaydı şimdi oturmuş Pardus 1.3'ü bekliyor olurduk. 2009'un yarısı geldi nerede bu sürüm demezdik. Çünkü isminde "2009" geçmediğinden psikolojik olarak belli sürelere bağlanmazdık.

"Bir çocuk gelir ve Godot'nun 'bugün' gelemeyeceğini haber verir. Nitekim Godot, gelmez." Bir gün bir blog girdisine "2009" bu yıla yetişmedi "2010"da yayınlanacak dersek, adını "Pardus 2009" tutarsak komik, "Pardus 2010" olarak güncellersek yaşanacak güven bunalımı.

Zamanında sürüm adları neden hayvan adı neden Latince tartışması çok yaşandı(Bu tartışma sık sık kabak tadı vermişti). Nedenleri ortaya konulmuştu, kabul edenler etmeyenler olmuştu. Benzer bir tartışmanın ateşleyicisi olmak istemem ama zaman sıkıntısı yaşanıyorsa, ki bu noktada geliştiricilerin işlerinin çok zor olduğunu kabul ederek ve onları takdir ederek, ana sürümlerin adlarının yıllar ile isimlendirilmemesi düşüncemi bir kez daha ifade ediyorum.

NOT: "Godot`yu Beklerken", 1969 Nobel Yazın Ödülünü kazanan ve 26 Aralık 1989`da seksen üç yaşında ölen "Samuel Beckett"in en önemli, dünyada en yaygın oyunudur. "Beckett"in kişileri, temelde, ödün vermez akılcı kişilerdir. İnsanlığın çekmek zorunda olduğu acıların da bilincinde olan bu kişiler, kendilerinin belirsiz bir süreyle içine atıldıkları yaşamda kim tarafından mahkum edildiklerini öğrenmek isterler. "Beckett"in kişileri oyun boyunca karar veremeden beklerler. "Godot"yu beklerler. Onların dünyaları, Vladimir`in oyunun sonlarına doğru dediği gibi, mutlu mu mutsuz mu olduklarını tam kestiremedikleri, içinde gizini çözemedikleri zaman ile cebelleştikleri, renksiz bir düş-karabasan ortamıdır. Aslında hepimiz, Estragon ve Vladimir`le birlikte aynı soruyu soruyoruz. Gerçekte çekip gitmek istiyoruz, ancak nereye gideceğiz? Bir şey bekliyoruz, hepimiz, ancak neyi beklediğimizin bilincinde miyiz? Bizi ne bekliyor, biliyor muyuz? (Arka Kapak)

4 Mart 2009 Çarşamba

Özgürlükiçin Uzayında Takılan Gezegenler

"Şu ana kadar NASA ve ORGCM'nin bulduğu toplam gezegen sayısı 1.769.136 imiş bunların 136.000'i güneşten yaklaşık 7 kat büyükmüş 12 gezegen ise güneş ile aynı boyuttaymış fakat bu gezegenler samanyolunda yer almadığı için gezegen değil göktaşı olarak adlandırılıyor "

Özgürlükiçin'in Gezegen başlığına yazan kişi sayısı yanlış saymadıysam 62 olmuş. Giderek büyüyen kökleşen bir topluluk oluyor. Pardus hakkında yapılan yorumlarda en takdir edilen noktalardan birisi topluluk ve forum desteğiydi.

"Türkiye nüfusu 71 milyon 517 bin 100 kişi olarak belirlendi. Nüfusun 35.901.154’ünü erkek, 35.615.946’sını ise kadınlar oluşturuyor. Dünyada toplam nüfusun yüzde 49.7’sini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de erkek nüfusu kadınlardan fazla."

Bizim gezegenler arasında Pınar ve Seval haricinde bayan katılımcı göremedim. Bu oran %3'e denk geliyor. Oysa kadınlarla bilgisayarların ortak yönleri olduğunu söylüyorlar.

"Kadın ve Bilgisayar

*İkisi de elektrik almak ister...
*İkisi de hiçbir şey yapmıyormuş gibi gözükse de arka planda kullanıcıdan habersiz bir cok is yürütür..
*İkisinde de ne kadar çok paranız varsa o kadar iyi “donanım”lısına sahip olursunuz.
*İkisinin de durup dururken niye bozulduğunu anlayamazsınız.
*İkisi de alışkanlık yapar
*Verim almak için ikisine de nazik davranmak gerekir.
*Ne kadar iyisini alırsanız alin 2-3 sene sonra daha iyisi çıkacağı için değiştirmek istersiniz.
*İkisi de erkekler için olmazsa olmaz severiz yani…
*İkisini de ne kadar iyi kullanırsan kullan sonunda sac bas yolduran cinslerdir.
*İkisi de belirli aralıklarda error verir...
*İkisi de hassastır sağı solu pek belli olmaz bir hard disk yakar diğerinin migreni tutar...
*İkisi de bozulduğunda hiçbir dediğinizi yapmaz...
*Ve en önemlisi ikisinin de hafızası çok güçlüdür hiç birşeyi unutmaz."

NOT: Aslında Özgürlükiçin'de var olanın gezegen ve bizimde o gezegende toprak sahipleri olduğumuzu biliyorum ama:)

1 Mart 2009 Pazar

Pazar Sabahı Süprizi

Pazar sabahı saat 9 gibi uyanıp dizüstü bilgisayarımın (evde 2 masaüstü bir dizüstü bilgisayar var. 2'sinde sadece Pardus kurulu. Windowsun yedek sistem olarak kurulu olduğu tek yer dizüstü. Lisanslı olduğu için) açma tuşuna basınca Pardus 208.2 grafik ekrana geçemeden kaldı. En belirgin hatalar

/usr/lib/X11/xinit/xinitrc: line 49: xterm: command not found
/usr/lib/X11/xinit/xinitrc: line 51: exec: xterm not found
/usr/lib/X11/xinit/xinitrc: line 50 xterm: command not found

Noluyoruz deyip. Ekran kartı hatası değerlendirmesi ile xorg.conf'u sildim. startx komutu verdim grafik ekranı açmak için çabaladı, ama olumsuz.

"service kdebase start" komutunu denedim olumsuz.

İnternette bir yerlerde güncelleme yapmam öneriliyordu. Cihazı genelde işyerimde kullandığım için "pisi up" komutu karşılıksız kaldı. Önce kablosuz bağlantıyı yapılandırmalıydım.

network connections >>> var olan bağlantıları listeledim
network create>>>sorulara cevap vererek ağ oluşturdum
network up bağlantıadı>>>oluşturduğum bağlantıyı açtım

"Pisi up" ile güncellemeleri kurdum. Kdebase de güncellemeler arasındaydı sorun bu olmalı dedim.
Sonuç: olumsuz aynı hata devam ediyor.

"service kdebase start" hata mesajı "File contains no section headers. file: /etc/X11/kdm/kdmrc, line 1 'tr\n' "

"ctrl+alt+del" sistemi yeniden başlattım. Windowsta genelde işe yarar. Olumsuz :(

pisi ur
pisi rdb
pisi -it kdebase --r

Olumsuz hatayı yanlış yerde arıyor gibiyim.

"pisi hs" ile son hatasız açtığım güncelleme sayısına baktım 679 görünüyor ama o günden beri bir şey yapmamışım sorun yaratacak. "pisi hs -t 679" hadi bakalım geri yükleyelim ne olacak.
(Geri yükleme esnasında karadut aromalı bir maden suyu. ilginç bir deneyim tadı gayet güzel tavsiye ederim. Başlayalı 2 saate yakın oldu henüz bir sonuç yok. Giderek ne yaptığımı karıştırır oldum.)
Geri yükleme sonrası da olumsuz. Benim deneyeceklerim burada bitti. Şimdi ne yapacağız? Önce sorunu bulmalı sanırım.